COP 26: Gelişmeleri / 12. Gün

Zirvenin Son Günü: “Herkes NYapması Gerektiğini Biliyor.” 

Zirveye, ilk çıkan taslak metin sonrası, küresel ortalama sıcaklığın 1,5 C dereceyle sınırlandırma hedefine ulaşılamayacağı korkusu hâkimdi. Zirvenin son gününde yayınlanan taslakta ise, dil yumuşamasına gidilerek hedef gösterilen fosil yakıt temize çıkarılmış oldu.  

COP26 zirvesinin son gününde, zirveden çıkan önemli kararları ve önergeleri içeren taslak metni yayınlandı. İlk yayınlanan taslak metin, ülkeleri “kömür ve fosil yakıttan aşamalı olarak çıkmaya” çağırırken, bugün erken saatlerde yayınlanan taslak ile bu durum ülkeleri “temiz enerji sistemlerine geçişi hızlandırma” çağrısına dönüştü. Temiz enerji üretiminin hızla artırılması ve hükümetlerin kömür ve fosil yakıt şirketlerine yaptıkları ‘verimsiz’ finansal yardımların aşamalı olarak durdurulması istendi.  

‘Verimsiz’ ifadesi ile zirve, taslak metninde yumuşamaya gitti ve böylece sübvansiyonları (devletçe yapılan para yardımları) korumak isteyen ülkeler için kolaylık sağlanmış oldu. 

Tüm ülkelerin son kez bir araya geldiği konferansta delegeler, herkesin elini taşın altına koyması ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Bazı ülkeler beklentilerini tüm detaylarıyla anlatırken diğer ülkeler sadece zirvenin başarısından bahsedip teşekkürlerini sundu. Kenya delegesinin “küresel emisyonların %80’nine neden olan 20 ülkenin daha fazla sorumluluk almaması ‘adil’ değildir.” demesi alkış topladı.  

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, zirvede verilen sözlerin yeterli olmadığını, Paris Antlaşması’nda hedeflenen küresel sıcaklık artışının 1,5 C dereceyle sınırlandırılması için acilen gelişmekte olan ülkelere finansman desteğinin sağlanması gerektiğini belirtti. Guterres, fosil yakıt endüstrisine milyon dolarlık fonlamalar yapılırken, verilen sözlerin boş olduğunu da yineledi. BM Genel Sekreteri, ne yapılması gerektiğini herkesin bildiğini ve kendisinin son dakikaya kadar umutlu olduğunu da ekledi.  

Eski İrlanda Cumhurbaşkanı Mary Robinson, dünyanın en büyük karbon salımına neden olan ülkelerin bazılarını, COP26 zirvesinde daha iddialı bir eylem planı sağlama girişimlerini sabote etmekle suçladı.  Rusya ve Suudi Arabistan’ın Glasgow’daki nihai anlaşmada kömürün aşamalı olarak kaldırılması veya fosil yakıtlara verilen devlet sübvansiyonlarının azaltılmasına ilişkin herhangi bir açıklamayı engellemek için “sert bir şekilde geri adım attıklarını” belirtti.  

Yaşanan diğer bir gelişme ise İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Çevre Bakanı’nın COP26 zirvesine katılarak İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması ile karbon salımında azalmaya gidebileceklerini söylemesi idi. İran’ın diğer dünya ülkeleri gibi iklim değişikliğinden etkilendiğini, tarımda ve su miktarında sıkıntı çektiklerini iletti. Paris Antlaşması’nı imzalamayan İran, bunun nedenini daha önce de talep ettikleri yaptırımların kaldırılmasında değişikliğe gidilmemesine bağladı. Yaptırımların kaldırılması ile yüzde 12 oranında karbon salımını azaltabileceklerini, bunun için modern teknolojilerin sağlanması, altyapılarının değiştirilmesi amacıyla desteğe ihtiyaç olduğunu söyledi. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, C40 Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu (C40 Cities) kapsamında düzenlenen “Race to Zero” başlıklı panele katılarak, İstanbul’da yapılması planlanan Kanal İstanbul projesinin ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ kapsamındaki 17 prensibe birden karşı olduğunu vurguladı. Avrupa’nın nüfus yoğunluğu bakımından en kalabalık ve en büyük şehri olan İstanbul’un en yüksek deprem riski taşıyan lokasyonlardan biri olduğunu söyleyerek projenin pek çok açıdan İstanbul’un güvenliği için büyük bir risk oluşturduğunu belirtti. ‘Yeşil Çözüm’ vizyonu çerçevesinde ‘İklim Değişikliği Müdürlüğü’ kurduklarını söyleyen İmamoğlu, sanayi kuruluşlarından sivil topluma, uluslararası finans kuruluşlarından İstanbul’daki ülke temsilcilerine kadar tüm paydaşlarla çalışmayı sürdürerek iklim değişikliğiyle mücadele ettiklerini de ekledi. Ekrem İmamoğlu konuşmasının ardından, BM Genel Sekreteri António Guterres ile bir toplantı gerçekleştirdi ve Londra Belediye Başkanı Sadıq Khan ile de görüşme yaptı.  

Londra Belediye Başkanı, zirvede yaptığı konuşmada ülkelerin küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 C derecede sınırlama umutlarını canlı tutmaya çalışmak için “çabalarını iki katına çıkarmaları” gerektiğini söyledi.  

200’den fazla akademisyenin bir araya gelerek imzaladıkları metin, COP26 zirvesini kurumsal çıkarların aşırı temsil edildiği bir “başarısızlık” olarak damgaladı. Akademisyenler, liderleri iklim değişikliğinde ‘radikal liderlik’ yapmaya ve sera gazı emisyonlarını durdurmak, doğayı canlandırmak ve kötüleşen iklim krizinin gerçeklerine uyum sağlamak için ‘gerçek bir yeşil devrim’ yapmaya çağırdı. 

Danimarka ve Kosta Rika’nın öncülük edip Fransa, İrlanda, İsveç, Galler gibi ülkelerin dahil olduğu 17 ülke bir araya gelerek fosil yakıt arama ve çıkarmanın kontrollü bir şekilde düşüşü için ‘Petrol ve Doğalgazın Ötesi İttifakı’na (Beyond Oil & Gas Alliance) imza attı. İttifak’ta asil üye ülkeler yeni petrol ve doğalgaz arama izinlerine son verilmesi, ikincil üyeler ise aşamalı olarak nakit desteğini sona erdirerek fosil yakıttan çıkışı hedeflediğini belirtti. COP26 zirvesine ev sahipliği yapan Birleşik Krallık gibi bazı ülkeler ise koalisyona katılmadı. Birleşik Krallık’ın zirve boyunca tekrarladığı iklim değişikliği mücadelesinde lider olma iddiasına rağmen İngiliz-Hollanda ortaklığı olan Shell şirketinin yakın zamanda yeni petrol ve doğal gaz sahaları açacağını söylemesi iklim değişikliği mücadelesinde verilen taahhütlerde çelişkiler yaratıp, güvenilirliğin sorgulanmasına sebep oluyor.   

Bugün açıklanan habere göre, önümüzdeki yıl COP27 zirvesinin Mısır’da; COP28 zirvesinin ise Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılması kararı alındı. 

Uzun zamandır iklim uzmanlarının ısrarla, uygulandığı sürece iklim değişikliği mücadelesinde ilerleme sağlanabileceğini söyledikleri fosil yakıtlardan çıkış ve sübvansiyonların kaldırılması konusu fosil yakıta bağımlı olan ya da ekonomisine büyük bir katkısı olan ülkelerin gündeminde yer alıyor. Bu gündemin şimdiye kadar yapılan tüm COP zirveleri arasında COP 26 zirvesi ile ilk defa zengin ya da yoksul tüm ülkeleri dünyanın gözü önünde yüzleşmek zorunda bırakarak, daha da ateşlenmesine yol açtığı kanısı hakim. Ancak bu, ülkelerin, iklim değişikliği mücadelesinde alınan hedefler için acil, hızlı, adil ve şeffaf bir şekilde uygulamaya gideceği anlamına gelmiyor.   

Fosil yakıtın yanı sıra iklim değişikliğine neden olan diğer sektör ve şirketlerle birlikte tüketim alışkanlıkları, doğayla kurulan ilişki, kapitalizm, kolonyalizm, emperyalizm, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörler, yoksulluk, yerli halklar, insani haklar gibi konuların da derinlemesine tartışılmasının, dünya üzerinde tüm canlıların eşit, refah içinde, sağlıklı yaşamasına fırsat verilmesinin ve yüzyıllardır insan eliyle yapılan yıkımlara rağmen kendini yenileyen doğaya yüzümüzü dönmemizin zamanı geldi de geçiyor bile. Bu zirve, politik mücadelelerin, kâr amacı güden kararların, tutulmayacak sözlerin verildiği bir gösteri platformu olsa da bizler için geleceğin nasıl şekilleneceğine dair nihai kararı yine bizlerin, halkların vermesi umudunu taşımak dileğiyle.  

ESG Turkey Danışmanlık
Canan SOYLU / Danışman